Cezayir’den Yeni Kaledonya Adasına: Bir Sürgün Hikâyesi
Çeviri: Elif Yalçın
1870’lerde Pasifik’teki Yeni Kaledonya Adası’na Fransa tarafından sürgün edilen Cezayirlilerin ve onların torunlarının anlatılmamış hikâyesi...
Neredeyse 150 yıl önce, Şeyh Al Mokrani ve Al Haddad’ın emrindeki birlikler Cezayir’deki Fransız sömürge yönetimine karşı yıl boyu sürdürdükleri direnişi kaybettiğinde Fransa yüzlerce Cezayirliyi o zamanlarda sürgün yeri olan Yeni Kaledonya Adası’na gönderdi. Fransızlar tarafından “isyancı” olarak kabul edilen tahminlere göre 2.000’den fazla Cezayirli 19.yüzyılın son çeyreğinde Pasifik’teki bu adaya sürgün edildi. Deniz yoluyla yolculuk yaparken hurmaları tükenince domuz eti yemeyi reddedenlerden bazıları öldü. Adaya varanlarsa Yeni Kaledonya’da hapishaneye atıldılar.
Cezayirli bir sürgünün torunu olan Halima Jean “Cezayirlilerin bilmesini istiyorum ki sürgün edilen Cezayirliler köklerinden edildiler ve çok acı çektiler. Benim dedelerim ve diğerleri kederli bir şekilde öldüler. Anavatanlarını bir daha göremediler. Onların burada anılarından başka hiçbir şeyleri yoktu. Eğer yapabilseydim onları uçan bir halıyla memleketlerine geri gönderirdim,” diyor.
Yeni Kaledonya’ya sürgün edilmiş başka bir Cezayirlinin torunu olan Tayeb Aifa trajik ironiyi “Bizim memleketimizde sömürgecilik yaparlarken Yeni Kaledonya Adası’nı sömürgeleri yapmak için de bizi kullandılar,” diyerek vurguluyor.
Cezayirli antropolog Mamoun Benmouhoub’a göre sürgün edilenler genellikle kendi kabilelerinin önemli isimleriydi. Onların sürgün edilmeleri hem Cezayir’in sosyal yapısının çözülmesine sebep olmuş hem de aile üyelerini ve akrabalarını bir daha birbirlerini görmemek üzere paramparça etmişti.
Fransızlar tarafından 1853’te sömürgeleştirilmeye başlanan Yeni Kaledonya günümüzde de Fransa’ya aittir ve 270.000 kişilik nüfusunun yüzde 10’u Cezayir kökenlidir. 3 nesil sonra bile bu sürgünün, adada yaşamaya devam eden sürgün edilenlerin torunları üzerinde kalıcı etkileri devam etmektedir.
Sürgünlerin torunlarının bazıları atalarının sürgünü, adaya yolculukları ve hemen sonrasında adanın hapishanelerinde gördükleri muamelelerden dolayı derin bir kırgınlık hissediyorlar. Buna ek olarak, mahkûmlar bırakıldığında evlerine dönmelerine izin verilmemişti. Şimdi, sürgünlerin torunlarının birçoğu anavatan olarak gördükleri Cezayir’e güçlü bir yakınlık hissediyorlar ve köklerini keşfetmek için Cezayir’e yolculuk yapmak onlar için önemli bir dönüm noktası haline geldi.
Cezayirli sürgünlerden birinin torunu olan Bernard Salem “Nereden geldiğimizi biliyoruz. Cezayir veya burada dedikleri gibi Arap kimliğimizi geri istiyoruz. O hep burada, içimizde,” diyor.
Cezayir’den Yeni Kaledonya’ya sürgün edilenlerin listesi
Asıl Cezayirli sürgünlerin hepsi erkekti ve çoğu, buraya Fransa'dan onlar gibi gemilerle gelen Fransız kadın mahkûmlarla evlendiler. Dolayısıyla, günümüzde Cezayirli sürgünlerin torunları melezdir. Birçoğu çok etnikli ve çok kültürlü miraslarıyla gurur duysa da kesin surette Cezayirli hissediyorlar.
Cezayir kökenli Halima Jean “Nasıl hayatta kaldılar biliyor musun? Dayanışmayla,” diyor. Birçoklarına göre atalarının çocuklarına Arap isimleri vermelerine, binicilik ile ilgili sporlarla ilgilenmelerine, Arapçalarını korumalarına ve dinleri İslam’a inanmaya devam etmelerine izin veren şey sürgün edilenlerin arasındaki bu bağdır. Sıklıkla, atalarıyla olan bu kimlik bağları, bu bağın da ötesine geçmekte ve çoğu sürgünün torunu Cezayir vatandaşlığı elde etmeye çalışmaktadır.
Kaynak: Al Jazeera, 14 Eylül 2015