Papa Francis'in Irak ziyareti ve Süryani Kiliseleri
Yazar: Dr. Ramazan Turgut
Papa Francis'in 5 Mart'ta başlayan ve papalık tarihinde bir ilk olan Irak ziyareti Hıristiyan camiada, özellikle Irak'ta geniş bir yankı bulurken ülkemizde sıradan bir haber gibi sunuldu.
Oysa söz konusu ziyaretin dinler tarihi açısından Irak ve diasporada yaşayan Süryaniler (Keldani, Asuri, Arami) üzerindeki yankılarını göstermek büyük bir önem arz etmektedir.
Papa'nın Irak'ı ziyaret etmek istemesi ilk değildi. Yaklaşık yirmi yıl önce Papa John Paul bu kadim toprakları gezmeyi planlamış; ancak söz konusu ziyaret gerçekleşmemişti.
Yahudi-Hıristiyan geleneği açısından çok önemli bir geçmişe sahip olan Irak, Kitab-ı Mukaddes'te geçen bir çok hadiseye ev sahipliği yapmıştır.
Cennetin dört ırmağından ikisi olan Fırat ve Dicle, Irak topraklarından geçerek Basra Körfezi'ne dökülmektedir.
19'uncu yüzyılda bütün dünyayı kasıp kavuran arkeolojik kazı furyasından Irak da nasibini almış ve İncil'de geçen hadiselere pek çok arkeolojik delil bulunması Hıristiyan dünyayı heyecanlandırmıştı.
Hıristiyanlık tarihi açısından son derece önemli olan Irak'a ilk defa bir Papa'nın havarisel (apostolic) ziyaret düzenliyor olması tuhaf değil mi?
Süryani Ortodoks Kilisesi Patriği Mor Ignatius Efrem II örneğinde olduğu gibi, diğer kiliselere ait pek çok patrik sayısız defa Irak'ı ziyaret etmiş olmalarına ve bazılarının Patriklik makamı da Irak'ta bulunmasına rağmen, dünyanın en kalabalık kilisesi olan Katoliklerin ruhani lideri olan Papa, tarihte ilk defa Irak'a bir ziyaret gerçekleştiriyor?
Türkçede kullandığımız klişe bir yorumla "zamanlama manidar" diyebiliriz.
Keldaniler, Süryaniler, Ermeniler, Latinler, Melkitler, Ortodokslar ve Protestanlardan oluşan geniş bir yelpazeye sahip Iraklı Hıristiyanlar için Papa'nın ziyareti son derece önemlidir.
Ancak bu gruplardan hiçbiri Keldaniler ve Süryani Katolikler kadar bu ziyareti sahiplenmedi, peki neden?
Bunun cevabına geçmeden önce yukarıda sayılan kilise isimlerine aşina olmayan okuyucular için kısa bir tarihsel arka plan bilgisi verelim.
Tarihsel süreç
Hz. İsa'dan sonra teşekkül eden ilk kiliselerden birisi Antakya Kilisesi'dir. Antakya civarında mukim olan ve Aramice konuşan topluluklar da Hıristiyanlığı ilk kabul eden zümrelerden olmuşlardır.
Antakya'daki Aziz Petrus kilisesi
Ancak Batı Roma Kilisesi diğer Havarisel Kiliselerle yaşadığı teolojik ihtilafları bahane ederek, arkasına aldığı siyasi desteğin verdiği güçle onları saf dışı bırakmaya çalışmıştır.
Böylece daha ilk konsillerden itibaren ana akım Hıristiyan geleneğinden kopuşlar yaşanmış, siyasi baskı nedeniyle de aradaki ihtilaflar daha da büyümüştür.
Ancak ilk konsillerde alınan kararları kabul etmeyen kiliseler, Katolikler tarafından heretik (sapkın-rafızi) kabul edilmiş ve takibat altına alınmışlardır.
Süryanice konuşan Hıristiyanlardan doğuda yer alanlar, İsa'nın tabiatına dair görüşleri nedeniyle diğerlerinden kopuş yaşamış veya kopmak zorunda kalmıştır.
Akabinde Katolikler tarafından Doğu Süryanileri "Nesturi" diye isimlendirilerek aslında heretik oldukları iddia edilmiştir.
Batı Süryanileri de yine teolojik tartışmalar neticesinde diğerlerinden kopmuş ve "Yakubi" olarak isimlendirilmiştir.
Okuyucuyu sıkmamak adına detaylara girmiyoruz ancak sözünü ettiğimiz kiliseler kendilerine takılan bu isimleri kabul etmemekte ve en başından beri Antakya Kilisesi'nin, dolayısıyla İsa'nın gerçek mesajının takipçisi olduklarını söylemektedirler.
Buna rağmen, Batı Hıristiyan alemi dindaşlarının farklılıklarını kabul etmemiş ve onlara pagan dönemi Roma zulümlerini aratmayan eziyetlerde bulunmuştur.
Belki de bu eziyetler yüzünden Süryaniler, Bizans hakimiyetindense Müslümanların hakimiyetini tercih edecek duruma gelmiştir.
Ancak aradan yüzyıllar geçtikten sonra devran değişmiş ve Süryani kiliselerinde gerileme yaşanmıştır.
Bu gerileme sürecini fırsat bilen Katolik misyonerlerin çabaları neticesinde Doğu Süryanilerinden kopan geniş bir kitle, 16'ncı yüzyılda Yuhanna Sulaka öncülüğünde Diyarbakır merkezli yeni bir patriklik kurmuştur.
Papa'nın da desteğini alan bu yeni oluşuma, diğerlerinden farklı olduklarının vurgulanması için "Keldani" ismi verilmiştir.
Keldani ismi verilmesinin sebeplerinden birisi de, Keldanilerin Eski Ahitte yer alan bir kavim ve Proto-Süryani tarihinin bir parçası olmasıdır.
Dolayısıyla Doğu Süryanilerinden (Asurilerden) kopan Hıristiyanlar, Keldani Kilisesi altında toplanmıştır.
Mar Petyun Keldani kilisesi, Diyarbakır.
Benzer bir çabanın neticesi olarak da 19'uncu yüzyıl ortalarında, Batı Süryanilerinden kopan Hıristiyanlar da Mardin merkezli "Süryani Katolik Kilisesi"ni kurmuştur.
Dolayısıyla günümüzdeki Süryanilerin, ana hatlarıyla dört kilise altında toplandığını görmekteyiz: Doğu Asur Kilisesi, Keldani Kilisesi, Süryani Ortodoks Kilisesi ve Süryani Katolik Kilisesi.
Aramice bir zamanlar Ortadoğu'da "Lingua Franca" idi ve aynı zamanda Hz. İsa'nın konuştuğu dil olmuştur.
Süryanice de Aramicenin yaşayan bir diyalektidir. Sözünü ettiğimiz Süryani Kiliseleri en azından liturji dili olarak Süryaniceyi kullanmakta ve İsa Mesih'in dilini konuşmakla övünmektedirler.
Irak'taki Hıristiyan nüfusu
Irak'ta 2003 yılına kadar 1,6 milyon Hıristiyan olduğu tahmin edilmekteydi. ABD'nin öncülük ettiği Irak İşgali, ardından Hıristiyanlara yönelik bazı saldırılar, Musul'un DAİŞ tarafından işgali vb. nedenlerle Irak Hıristiyanları kitleler halinde ülkeden göç etmiş, önemli bir kısmı da Batılı ülkelere gitmiştir.
Net rakamlar vermek mümkün olmasa da günümüz Irak coğrafyasında yaklaşık 120 bin Keldani, 20 bin Süryani Ortodoks, 30 bin Süryani Katolik, 25 bin Doğu Asur Kilisesi mensubu, Doğu Asur Kilisesinden ayrılan "Kadim Doğu Kilisesi" mensubu 10 bin kişi ve 5 bini geçmeyecek Protestan nüfusu olduğunu söylemek mümkündür.
2017'de Musul'un işgalden kurtarılması sonrasında, Bazı Hıristiyanların Ninova Ovası'ndaki köylerine dönmesine rağmen kaçanların çoğu gittikleri yerde kalmayı tercih etmiş ve dönmemiştir.
2021'e gelindiğinde 20 yıl öncesine göre Hıristiyan nüfusun yüzde 80 eridiği ve toplam nüfusun 200 binin altında düştüğü görülmektedir.
Mevcut manzaranın da ortaya koyduğu gibi, Papa'nın ziyaretinin asıl amaçlarından birinin Irak'taki Hıristiyan göçünün önüne geçmek olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.
Nitekim Keldani Kilisesi'nin Irak doğumlu patriği Kardinal Louis Raphael Sako, yaptığı basın toplantısında, "Papa'nın ziyaretinin Doğu'daki Hıristiyanların trajedisine biraz dikkat çekeceğini ve onları kalmaya teşvik edeceğini umuyoruz" demişti.
Kardinal Louis Raphael Sako
Ancak Luis Raphael Sako'nun, DAEŞ saldırılarından sonra Keldani-Asuri-Süryaniler için talep edilen "Safe Heaven"a (Güvenli Bölge) karşı çıktığı iddia edilmektedir.
Bu açıdan değerlendirilecek olursa, bazı Süryani kurumları aslında Papalığın, Hıristiyan göçünün önüne geçmek gibi bir niyeti olmadığı yönünde derin endişeler taşımaktadır.
Papalık ziyareti
Uzun bir süredir planlandığı ve üzerinde adım adım düşünüldüğü anlaşılan bu gezide açık yahut örtük kimi mesajlar bulunmaktadır.
Henüz gezi başlamadan önce Papa bir video mesajında gezinin amacını şöyle açıklıyordu:
Tanrı'dan kalplerin tesellisini ve yaraların iyileşmesini istemek için hacı olarak, pişmanlık duyan bir hacı olarak, yıllarca süren savaş ve terörizmden sonra Rab'den bağışlanma ve uzlaşma dilemeye geldim.
Papa Francis'in Irak ziyareti için hazırlanan özel afişte "hepiniz kardeşsiniz" mottosunun Süryanice, Arapça, İngilizce ve Kürtçe olmak üzere dört dilde yazıldığı görülüyor.
Irak haritası siluetinin üzerinde yer alan Irak ve Vatikan bayrakları, zeytin dalı taşıyan ve dolayısıyla barışı temsil eden beyaz güvercin, bölgenin ikonik ağaçlarından bir figürün haricinde özellikle Fırat ve Dicle'ye dikkat çekilmesi afişte yer alan diğer ayrıntılardır.
Bağdat Havaalanı'nda indiği andan itibaren coşkulu ve kalabalık bir karşılama töreniyle muhatap olan Papa, yaptığı resmi görüşmelerden sonra ilk ayin için seçtiği kilise dikkate değerdi.
Halk arasında Seyidet el-Necat olarak (Our Lady of Salvation) bilinen Keldani Katedrali, 31 Ekim 2010 tarihindeki saldırı görüntüleriyle dünya kamuoyunun dikkatini çekmişti.
Kiliseye yapılan saldırı neticesinde, ibadet için orada hazır bulunan onlarca vatandaş ölmüş ve pek çok kişi yaralanmıştı.
Ziyaretin ikinci günü gerçekleşen, dünyanın en büyük Hıristiyan mezhebinin lideri olan Papa Francis ile dünyadaki Şii Müslümanların en önde gelen lideri Ayetullah Sistani arasında yapılan toplantının önemini ayrıca belirtmeye gerek yok.
Üstelik Papa Francis'in İslam alemiyle ilişkilerini geliştirmeye yönelik çabaları ilk değil.
2019 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de bulunan Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis, Ezher Şeyhi Ahmed el Tayyib ile görüşmüştü.
Yine gezisinin ikinci gününde Papa Francis, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam için önemi tartışılmaz olan Hz. İbrahim'in doğum yeri olduğu tahmin edilen güney Irak'taki eski Sümer kenti Ur'un kalıntılarını gezdi.
Ayrıca bu üç dinin mensuplarının katıldığı ortak bir tören düzenlendi ki bu da II. Vatikan Konsili'nde çerçevesi netleştirilen "dinler arası diyalog" kapsamında bir etkinlik olarak görülebilir.
Gezinin üçüncü gününde de Musul'a ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne geçen Papa, burada da bir dizi görüşmelerde bulundu ve çeşitli ayinler düzenledi.
Papa gezisini neredeyse saati saatine takip eden biri olarak diyebilirim ki, Erbil'deki bir stadyumda düzenlenen ayin görüntülerini öyle sanıyorum bir daha kolay kolay göremeyeceğiz.
Papa'nın üzerinde Süryani geleneğinden gelen ruhanilerin giydiği Süryanice yazılı kıyafetler bulunmaktaydı.
Ayrıca ayin esnasında yine Süryanice ilahiler okundu, Arapça-Kürtçe-İtalyanca dua edildi ve bütün bunlar bir yandan da Kürtçeye tercüme ediliyordu.
*Bir milyarı aşkın Katolik Hıristiyan'ın ruhani lideri olan Papa'ya, yüzyıllardır çekiştikleri, bazen yok saydıkları, heretik olmakla itham ettikleri Süryanilerin ayin kıyafetini giydiren ve Süryanice ayin yaptıran temel saik nedir? sorusu hayati önem taşımaktadır.
Acaba bu ziyaret, Süryanilerin bir bölümü olan Keldanileri Papa'ya bağladıkları gibi diğer Süryani Kiliselerini de Katolik gelenekle birleştirme çabası olabilir mi?
Yahut bölgede son yıllarda artan "Kürt Hıristiyanlar"a yakılmış bir yeşil ışık olarak görülebilir mi?
Somut kanıtlara dayanmasa da akla gelen ihtimaller arasında bunlar da yer almaktadır.
Havarisel ziyarete yönelik eleştiriler
Yukarıda da ifade edildiği gibi son yıllarda Irak'taki Hıristiyan nüfus son derece azaldığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, acaba bu ziyaret için çok geç kalınmadı mı?
Papanın ziyareti, Hıristiyanlar açısından mevcut durumun iyileşmesi bir yana daha da gerilemesini engelleyebilir mi?
Arapların ifadesiyle, "ba'de harabül basra" yani "Basra harab olduktan sonra"…
Papa'nın bölgeyi ziyaret etmesi Katolik inanıcını benimseyen Süryani kiliselerini daha çok hoşnut etmiştir.
Ancak ilgili görseller incelendiğinde, bazı ayinlerde Doğu Asur Kilisesi yahut Süryani Ortodoks Kilisesi ruhanilerinin bulunmaması dikkat çekicidir.
Papa'nın bu ziyaretindeki amaçlarından birisinin oradaki Hıristiyan grupları birleştirmek olduğu düşünülse bile, bu tavrın birleştirmekten ziyade ayrıştırmaya neden olma ihtimali de söz konusudur.
Üstelik geçmişte Keldani ve Doğu Asur Kilisesi arasındaki çekişmeler düşünüldüğünde, sadece bir Papalık ziyaretiyle birleşmenin kolayca sağlanabileceğini düşünmek en iyimser tabirle naiflik olur.
Yine Papalık ziyareti sayesinde Hıristiyanlar moral ve motivasyon bulmuştur ancak dikkatler de onların üzerine çekilmiştir.
Sürekli yoğun bir gündeme sahip olan Irak'ta bunun olumsuz sonuçlarının olmamasını ümit edelim.
Diaspora Süryanilerine ait birçok yayın kuruluşu papalık ziyaretini an be an izleyerek takipçileriyle paylaştı. Bazı Süryani kurumları ve önde gelen aydınlar Papa'ya açık mektuplar yayımladılar.
Bu mektuplarda, ziyaretten duyulan memnuniyet dile getirilmekle birlikte tarihsel anavatanda yaşayan Süryaniler için kalıcı çözümlere gidilmesi gerektiği ifade ediliyordu.
Bu beklentileri bir kenara bıraktığımızda insan sormadan edemiyor: Yıllar boyunca Papa Francis, Irak'taki Süryaniler için tam olarak ne yaptı?
Birkaç kınama ifadesi dışında herhangi bir somut girişim göstermek mümkün olmayacaktır.
Peki Papa Francis Irak Süryanileri için ne yapabilir? Belki de en doğrusunu, bu ziyaretin etkileri hakkında yorumu sorulan bir Hıristiyan söylüyordu:
"Papa bize yardım edemez. Bize ancak Allah yardım edebilir."
Kaynak: Independent Türkçe